Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla “İş Dünyası ve Meslek Örgütleriyle Buluşma Toplantısı”na gerçekleştirildi. Toplantıya Türkiye – Irak Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TISİAD) Başkan Yardımcısı Cavidan Demirağ da katılarak dış ilişkilerde yaşanan sıkıntıların iş dünyasına yansımalarıyla ilgili düşüncelerini paylaştı.
Adana Sheraton Otel’de iş dünyası temsilcileriyle buluşan Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin sadece bölgesinde değil, dünyada söz sahibi olması için bilgi toplumunu yakalaması gerektiğini belirtti. Bilgi toplumu olabilmek için 4 ayaklı bir strateji ortaya koymak gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu stratejilerin ilk ayağının ‘hukukun üstünlüğü’ olduğunu kaydetti.
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ OLMAZSA YABANI SERMAYEDE OLMAZ”
Hukukun üstünlüğü olmazsa dünyaya entegre olunamayacağının altını çizen Kılıçdaroğlu, “Hukukun üstünlüğü olmazsa yabancı sermaye gelmez. Sanayicinin üreticinin çiftçinin can ve mal güvenliği olmazsa niye yatırım yapsın? Hukuk bu açıdan çok önemlidir. Yabancı sermaye bize son 4 yılda sürekli çekiliyor. Yeni yatırım yapmıyor sadece Türkiye’deki belli firmaları satın alıyorlar değişen bir şey yok. Sonuç elde ettikleri karları kendi ülkelerine transfer edecekler. İş dünyası kendisini hukuk güvenliğinde gördüğü zaman siyasetin ya da siyasetçinin veya siyasal iktidarın yaptığı yanlışı özgürce dile getirir. Der ki ‘Ey hükümet bir dakika. Siz şu kararı aldınız ama biz zarara uğruyoruz.’ Bu açıdan stratejinin ilk ayağı hukukun üstünlüğünü sağlamaktır. Bakın tüm demokrasiye kişi başı gelirin 30 bin 50 bin dolar arası değiştiği tüm ülkelerde de hukukun üstünlüğü vardır.” dedi.
“STRATEJİNİN EN ÖNEMLİ AYAKLARINDAN BİRİ ÜRETİMDİR”
Stratejinin ikinci ayağının ise üretim olduğunu ifade eden CHP lideri Kılıçdaroğlu, en önemli üretimin bilgi olduğunu ifade etti. Dünyada yeni sınıflar oluşmaya başladığını ve bunlardan birinin de plütokratlar olduğunu dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, “Patronundan fazla kazanan işçi demek plütokratlar. Koltuğunun altında bir bilgisayar, yazılım sektöründe 1 numara. Patronu her türlü yatırımı yapıyor ama o daha fazla kazanıyor. Artık dünyayı sağ ve sol 2 kutup eksenine sıkıştırma imkanınız yok. Yeni bir dünyayla karşı karşıyayız. Üzülerek söylüyorum siyasetçilerimiz keşfetmiş değil. Eğer biz katma değeri yüksek ürün üretemezsek Türkiye buradan bir şey elde edemez. 1 TIR makine alır gönderirsin o size 3 tane cep telefonu gönderir daha fazla kar eder. Peki katma değeri yüksek ürünü nasıl üreteceğiz? Eğer bir ülkenin üniversiteleri bilgi üretmezse katma değeri yüksek ürün üretemezsiniz. Bu işin noktası can damarı üniversitelerin bilgi üretmesidir. Peki bizim üniversiteler bilgi üretiyor mu? Arzu ettiğimiz bilgiyi üretemiyorlar, bu da başka bir acı tablo. Eğer İran’daki üniversiteler bilgi açısından Türkiye’dekileri geçmişlerse oturup hepimizin bir düşünmesi lazım. Eğitim bir toplumda çok önemlidir. Eğitimin sorgulayıcı olması lazım ve beynin özgür düşünmesi lazım. Üniversitelerde aman şu konuda konuşma yapma, etme dediğiniz andan itibaren yaratıcı beyni öldürürsünüz. Oysa düşünme, yaratma Allah’ın bize verdiği bir lütuf.” diye konuştu.
“GELECEĞİ OKUYAMAYAN SİYASETÇİLER”
Konuşmasında otomobil üretimine de değinen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Güney Kore’den daha önce otomobil ürettiğini ancak şimdi Güney Kore’nin dünya çapında 3 markası bulunduğunu, bunun sebebinin geleceği okuyamayan siyasetçiler olduğunu vurguladı. Bilgi ürettikten sonra bunu meta haline getirip piyasaya sürmek gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Bunu yakalamak zorundayız. Bilgi toplumu trenini kaçırırsak Türkiye çok gerilerde kalır. İnsanoğlu tekerleği 3 milyon yılda keşfetmiş şimdi her saniye birden fazla buluş var. Dünyanın bilgi toplumu haline geldiği noktaya bakın. Şu soruyu tüm iş dünyasının kendisine sormak lazım; biz Güney Kore’den önce otomobil ürettik, markamız vardı. Güney Kore’de yoktu ama şimdi Güney Kore’nin dünya çapında 3 markası var bizim yok. Neden böyle oldu? Tek sebebi var. Üzülerek söylüyorum o da geleceği okuyamayan siyasetçilerdir. Bunu aşmak zorundadır. Toplum olarak bunu aşmak zorundayız eğer geleceği düşünüyorsak bunu aşmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
Stratejinin üçüncü ayağının ise sosyal devlet anlayışı olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, sosyal devlet anlayışı ile işçinin, işverinin ve esnafın da kazanacağının altını çizdi. Yoksulluğun sıfırlanması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Güçlü bir sosyal devlet kuramazsanız sağlıklı çalışan huzur içinde bir toplum yaratamazsınız. Üçüncü ayağı budur.” dedi.
“13 YILDA 12 KEZ EĞİTİM POLİTİKASI DEĞİŞTİ”
Stratejinin dördüncü ve son ayağının ise bu kazanımları sürdürmek olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Yani sürekli kendini yenileyen, reform yapan. Üniversiteleri çalışan, iş dünyası çalışan, uluslararası dünyada rekabet eden, gücüne güvenen, özgüveni yüksek bir toplumu sürdürmemiz lazım. Bu 4 ayaklı strateji hiçbir siyasi parti tarafından dile getirilmemiştir. Neden? Biz dünyayı okuyoruz. Biz Finlandiya eğitim bakan yardımcısını Türkiye’ye davet ettik. Onlar eğitimde çok ciddi bir reform yaptılar. Neden öncelik eğitim oldu sizin açınızdan dedik. Bize verdiği yanıt, ‘Bütün Avrupa büyüyor gelişiyor kişi başına gelir yükseliyor ama Finlandiya’da bir değişiklik yok gelir düşük. Araştırdık baktık eğitimde çok ciddi zaaflarımız var.’ Reform yapıyorlar. Şuan orada kişi başına gelir 40 bin dolar civarında. Eğitilmemiş bir toplumun büyüme şansı yoktur. Bizim eğitim sistemimize dönüp bir bakın. 13 yılda 12 kez bir ülkenin eğitim politikası değişirse orada eğitim politikası yok demektir. Ama eğitimin milli olması lazım. Milli değerlerimizi korumak için milli ama evrensel değerleri dışlamaması lazım.” şeklinde konuştu.